21 Ekim 2012 Pazar

Ahmet Şerif İzgören

Dünya Fare Kapanı Yarışması (Bir komedi)

Realist Bir bakış

Hayatın Gerçekliği



Mücadele Ruhu

8 Ekim 2012 Pazartesi

Korku


Korkuyorum. Beni korkutansa o çizdiğim çöp adamların çizgilerinin genişliğinin artması gözlerimi kapayınca. Aman Allah'ım ne kadar korkunç. Gözlerimi kapadım karanlığı ve bilinmeyenin her şeyini görüyorum bir anlığına ardından o çizgiler kalınlaşıyor. Kaplıyor bilinememezliği ürküyorum, korkuyorum, tırsıyorum. İyi düşünüyorum. Bu kezde o çöp adam o çizgiler inceliyor, inceliyor, inceliyor... Ardından gözden kayboluyor. Fakat o çizgilerden önce gözlerimle tüm çıplaklığını gördüğüm bilinemezliğide yokediyor o çizgiler. Ah! O çizgiler gözlerimi her kapattığımda büyüyor hayal dünyamı kaplıyor ve hayallerimi alarak yok oluyor. Açıyorum gözlerimi ne göreyim! Hiç bişey hemde hiç sadece karanlık sanki kör gibiyim. Aslında odamı görüyorum ama hayallerim nerede?

Ardından korku... O korku işliyor iliklerime kadar. Allah diyor gaipten bir ses. Allah! O diyor seni her zaman görendir. O seni koruyandır, kollayandır. Daha bir korkuyorum diyorumki içimden; "Peki ya bir anda ölüverirsem... Sahi ne olur ki? Biliyorum ben yanarım hemde sonsuzlukta sıkılaşarak...". Korku git gide büyüyor korku korku sanki derim olmuş sarmış tüm bedenimi.

Ben bunları düşünürken bir anda birde kulaklığımda Apocalyptica'nın o büyülü sesi, o korkutucu ürkücütü sesi I Don't Care diyor. Bu kez ilahi korkularımı unutup tekrardan bu dünyaya dönüyorum. Gözlerimi tekrar açıyorum. Yine karanlık... Karanlık ama görüyorum yinede ben. O gölgeleri görüyorum penceremin perdesinde. Gaipten sesler duymaya devam ediyorum. Korkuyorum tek başına bir odadasın çünkü. Eğer bağırırsan seni yan oda da ki diğer deliden başkası duymaz. Bunu biliyorum. "Şimdi yanındayım, şimdi konuş bakalım cesur çocuk" diyor ve ekliyor; "Hani korkmazdın sen diyor hiç bir kimseden hep dikti o boynun.". Ben durur muyum ki? En kötü zamanlarda aklımın köşesinde duran üstü tozlu bir yalanım olur benim. "Ben korkmam, korkmam ama insanlardan başka insanlardan korkmam. Senden korkuyorum çünkü sen bensin, sen biliyorsun korkularımı benden daha fazla. Ben korkarım. Korkarım ama insanlardan başka insanlardan değil. Sadece düşüncelerden korkarım." dediğimdeyse o anlar zaten beni. Çekip gider düşünceler ve yine karanlık insani korkularımla yalnız kalırım delirmeden evvel...

31 Ağustos 2012 Cuma

Bugünlere Kalan Ne?


Biz insanlar her anın tadını çıkarmaya meyilliyiz. Acaba yarın ne olacak diye düşünmeyiz.  Kendi kurgularımızla yaşar gideriz. Her birimizin bir penceresi var kimi sonuna kadar açmış hep hüzünlü, kimi var kapamış penceresini kendini sorunlardan soyutlamış kurgularıyla mutluluk içinde… Bazılarımızsa(ne yazık ki pek az) mutlu olması gerektiğinde mutlu hüzünlü olması gerekince hüzünlü gerçeklerini görüyor istediklerini düşlüyor. Olmamız gereken bu ama nedense olamıyoruz bir türlü, ya benim gibi kurgucu ya da bazıları gibi karamsar.

Hepimizin var bir hayatı kimimiz bugünü için yaşıyor kimisi yarın için, yaşı gelenlerimizse hayatı dünde bırakmışlar ve oturmuşlar evde bugünü, yarını için yaşayanları bekliyorlar. Hayatın en güzel dönemi o sanırım belki de en sıkıcı tabi yaşamadan bilinmez. Bu konuda insanlar da bir gruplama yapılabilir aslında, her konuda gruplayıp sınıf sınıf ayırdık zaten insanları bizler. Kendimi referans alırsam ben maalesef ki bugünü için yaşayan insan sınıfında kalıyorum, düşününce yarınımı bilemiyorum yarınımı bilmek içinse yaptığım bir şey yok. Bir başka düşünce dünde ben bugünü düşünmeden yaşadım ve şuan iyi bir durumdayım. Acaba şimdi yarınımı düşünmenin bir anlamı var mı diyorum. Bir yanım yok diyor bir yanım buna gençlik denir diyor. Sonra başlıyor bir çatışma sen gençsin zaten diyor biri öteki hep genç kalmayacaksın ya diyor şaşırıyorum bazen duruluyorum düşünüyorum iyi olacağım iyi biri sonra hepsi geçiyor, yine bırakıyorum kendimi hayatın boşluğuna ve bu iç çatışmalar devam edip gidiyor...

Bazense seviyoruz birilerini ve buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz, sevmek hayatımızın en önemli kısmını oluşturuyor bir süre boyunca ardından ayrılıyoruz kimimiz benim gibi hemen unutup gidiyor. Kimimiz ise sanki dünya başına yıkılmış gibi abarttıkça abartıyor. Kötü olansa ardından arabesk rap dinlemeleri yok mu? İnsanın içi dışına çıkıyor yakın arkadaşıysa. Onu, o zaman sevmenin gerçekliği kadar, ayrılığın gerçekliğine inandırmamız gerekiyor ama o sabittir, aptaldır. O, o zaman o anı için yaşar, yarına bırakacağını düşünmez, onun kusuru, sadece duygularını aşırı derecede yaşamaktır, derdi ise arkadaşlarına kalır, demem o ki; ayrılırsan bitmiştir, onu düşünmenin üzülmenin bir anlamı yoktur. O, dündür. Tecrübedir. Yarına bir ışıktır, o. Sen bugünü yaşa yarına bak.

Ardındansa kendimizi yalnızlıkla kandırıyoruz sanki herkes gitmiş bir başımıza kalmışız hayatta, gerçi bir zamandan sonra bunu pek yapmıyoruz en çok ergenlikte oluyor bu olay. İnsanlardan kendimizi soyutlayıp bir başımıza yaşıyor imajı veriyoruz. İstediğimiz insanlardan uzak olma ama lafı geldiğinde bundan pek bir şikâyetçi oluruz, yalnızlıktan.

Neyse artık bildiğiniz gibi yazmanın bir sonu yok. Anlatmak istediğim şey başlıktı zaten üç kelimelik soru 400 kelimelik cevap. Bu yüzden bu yazımı burada noktalıyorum. Diğer yazılarımda görüşmek üzere…

Ben küçükken;



Merhaba arkadaşlar! Bu yazımda sizlere küçüklüğümden birkaç anıdan bahsetmek istiyorum. Baya uzun olduğu için nerden başlayacağımı bilmiyorum. Ama başlamak şart dimi?

Ben bi köy çocuğuydum. Gerçi hala ben bir köy çocuğuyum. Biz küçükken her yaşıtımız gibi misket(bizim orda koç derler hatta goç derler), taso, yerden yüksek filan oynardık. Tabi evrensel spor olan futbolu söylememek olmaz. Biz ayrıca çokta atari oynardık. Atariden bir çok hatıralarım var mesela bunlardan biri bi gün oyun oynarken tuvaletim geldi fakat oyunu bırakıp gitmedim ve altıma yaptım sonra annem bi güzel dövdü onu hiç unutamam. Ataride en çok Super Mario, Double Dragon, Mortal Combat, Street Fighter ve Ninja Kaplumbağları oynardık vee tabi olimpiyatları hatta hiç unutmam bi kere gece saat 3’e kadar babamlar olimpiyatları oynamıştık. Ayrıca bizim dükkanda çalışanlar da gelir oyun oynarlardı Atari tam bi hastalık olmuştu. Heleki Erkan Abi vardı bi Formula 1 oyunu oynardı bu nasıl oynuyo böyle diye hayranlıkla onu izlerdik. Atari oynayabilmek çok önemliydi. Mesela sürekli mortal combatta birbirimizi yenmeye çalışırdık ben her zaman ilk dövüşleri kazanırdım sonraysa hep kaybederdim hele bi tane ezmeli futbol oyunu vardı onda çok sinir olurdum o oyun Uğur abimindi o bize vermişti. Onda hep yenilirdim sinir olurdum kolu filan parçalardım yenilince. 

Sonra tasoya gelecek olursak benim hiç tasom olmazdı ben hep abiminkilerden ve kuzenim Bilal’inkilerden alırdım. Abim çok iyi oynardı köyde herkesi yenerdi. Hatta hiç unutmam evin önünde nevzat abiyle oynamışlardı abim 6 tane tasoyla gitmişti ilkten kaybede kaybede bir tane koydu elinde sonra kazanmaya başladı ve 16 tane tasosu oldu. Sonra bide Bilal isimli kuzenim taso zenginiydi bi poşet dolusu tasosu vardı ve onları amcamın dolbabının kilitli kısmında saklardı. Bizim pokemon tasolarımız vardı ilkten hatta Özlem abla vardı köyde o okuldan gelirken bize taso getirirdi hep onu o yüzden çok severdik biz. Ondan sonra farklı tasolar çıktı Digi-mon tasoları zaten onlarla pek oynamadık biz sevmedik ısınamadık bıraktık o işleri. 

Gelelim misketlere, gerçi ona bizim köyde koç diyorlar bide yöresel ağızla söyleyince goç oluyor o. Biz en çok ondan zevk alırdık. Bir kuyu olurdu toprak bir yerde birde çizgi ilkten kuyunun oradan atardık çizgiye en yakın atan birinci sırada olurdu kuyuya atmak için. Sonra sırayla kuyuya atardık misketi kuyuya sokmak 50 puandı zaten 110 puanda biterdi oyun. O oyunuda en iyi abim oynardı. Hatta yine hiç unutmam okulun önünde talat abiyle bi oyun oynamışlardı goçlarını almıştı abim onun sonrada vememek için kavga etmişti talat abi. 

Ben küçükken böyle televizyonda saçma sapan çocukları robotlaşmaya iten çizgi filmler yoktu. Çocukların mizacını geliştiren hayatında çok önemli yer tutan çizgi filmler vardı. Bunlardan asla unutmayacaklarım; Pokemon, Teletabiler, Maske♥, Ninja Kaplumbağlar onları şimdi yenilediler ve hiç biri eskilerin tadını vermiyor artık geçenlerde bi forumda Pokemonun ilk 3 bölümünü bulup izledim ve gerçekten şimdiki çizgi filmlerin aptallıktan başka bir şey olmadığını anladım. 

Şimdiyse çocuklar o yaşta bilgisayar başında racon kesiyorlar anne babaları desen… neyse bu konuda yorum yapmayayım. Yeni nesil analar babalar gerçekten çocuklarını hiç umursamıyor. İlkokula giden çocuk anasına babasına küfür ediyor. Anneler babalar çocuklarına saygı kelimesinin anlamını anlatmaktan aciz. Bizim eski öğretmenlerimiz vardı adamlar ne büyük kişilermiş bizleri yetiştirdiler. Şimdi işte yok okulda çocuğa vurulmaz yok pisikoloji yok şu yok bu diyerekten başıboş bir nesil yetiştirtiyor. Sonrada gelir başbakan 
dindar nesilden bahseder. Dindar bir nesil için insanlardaki bu başıboşluğu yok etmek lazım ilk önce bunu yapmazsalar zaten bizden doğacak çocukların nasıl olacağını tahmin bile etmek istemiyorum. 

Bizim nesilde sokakta kavga edip dövüş ederlerdi şimdi facebookta küfür yazıyolar. Bu diğer bir sorunumuz olacak zaten insanlar sosyalleşme adı altında asosyal ve sanal bir dünyaya gidiyor ve ne yazıkki bunu durdurmaya kimsenin gücüde yetmeyecek ileride. Facebook’un kullanım oranları bunu tam olarak gözümüze sokuyor. Her geçen yıl insanların facebook kullanım oranları öncekine göre çok büyük artış gösteriyor. 

Sonuç olarak bizim çocukluğumuzda ki kavgalar kardeşlikler yaşam şimdi tamamen bitti iyimser olmak gerekir ama iyi olan bir şey yok bu konuda…

29 Haziran 2012 Cuma

Kuşadası Günlüğü


Merhabalar arkadaşlar yaklaşık 1 ay gibi bir aranın ardından tekrardan bir kaç bir şey yazacağım.

“Yaz ayı geldi insanlar cıvıl cıvıl eğlenceli” bu standart bir cümledir. Ancak şu varki o insanların büyük çoğunluğuyla konuşsanız vıcık vıcık aşka bular sizi. Yaz ayından bu yüzden nefret ediyorum insanlar ilişkiye girdiklerinde aşık olduklarını düşünüyorlar nasıl olurda mantıklı bir insan bu iki duyguyu ayırt edemez bir türlü anlamıyorum.

Falan filan işte bende sizlere bu yaz ayının başları sayılabilecek bir zamanda yaptıklarımı anlatayım. Geçen hafta Kuşadası’na gittim ailemle beraber. Tatil amaçlı orada yaklaşık 1 hafta kadar kaldım. Aslında bu çok kısa bir süre. Gerçekten çok kısa. Ha bide 2 günü yolda geçiyorsa tatil bile sayılmaz

İşte ilk Kuşadası’na giderken buradan yola çıktık abi o nasıl bir yoldur insan patlayacak gibi oluyor 9 10 saat yol gittik Allah’tan araba iyiydi de 13 saat yani normalde otobüsle 13 saatlik bir yolmuş. Köyden saat 9 gibi yola çıktık. Sonra Zonguldak’ta oyalandık 2 saat yola 11’de çıkmış olduk. Akşam saat 8 9 gibi orada kalacağımız yerdeydik. Kalacağımız yer demişken abim orada üniversitede okuyor ve kirada oturuyor bu senede yazda staj yaptığı orada kaldı. Yolda gördüklerimi anlatacak olursam nerdeyse her yerde yol çalışması var heleki otobanlarda. Ondan sonra buradan Yalova’ya kadar standart bizim Zonguldak benzeri araziler filan Yalova’da bi sürü fabrika büyük binalar filan. Manisa’da Vestel reklamları ve binaları her yerde. İzmir’inse iç kısımlarında büyük kayalık dağlar var.

Yol gününden sonraki ilk gün; hiç bilmediğim bir yer olduğu için tereddüte düştüm ve 2’ye kadar bi yere gitmedim sonradan babam para verdi işte biraz gezeyim dedim. Orada ben konuşması düzgün olan çok az insan gördüm genellikle kürtler var orada. Tabi turistleri asa yok sayamam ;). Ondan sonra işte gittim sahil tarafına bakındım etrafa hep güzel kızlar filan sonradan gittim bi kafeye oturdum epeyde kalabaydı. Tek boş masa vardı orayada ben oturdum. Sonradan bi menü verdiler beklediğimden ucuz çıktı doğrusu bir porsiyon dondurma 3 lira(4 top) ve kola 2,5 lira sonra kola filan geldi işte dondurmamı yerken yoldan geçen iki kızı kesiyodum çok güzellerdi. Şans bu ya onlarda oraya geldiler. Tabi boş masa yoktu ve ben yalnızdım bana kimse gelecek mi diye sordular oturabilir miyiz dediler filan kabul ettim konuştuk tanıştık baya da iyi oldu daha ilk günden. Sonra numaralarını filan aldım. O gün başka bi şey olmadı

2. gün; o gün sabah 10 da uyandırdılar kahvaltı filan yaptım. 2ye kadar yine evdeydim. 2’de çıktım evden denize gitmek için. Sonra denize gittim. Oradan bir şezlong kiraladım. Uzandım öylesonra denize gir çık filan o gün öyle bitti işte bi de abimin ev arkadaşlarından biri bizdeydi o akşam babamlarla konuştu filan uzun uzun. O gün Ferhat Göçer ve Gökçe konseri vardı. Yabancılık hissinden gece çıkmadım konser için.

3. gün; en heyecanlı günde sabah bomba gibi uyandım saat 9da sonra kahvaltı televizyon filan saat oldu 12 evden çıktım yine plaja gittim. Yine şezlong kiraladım sonradan aklıma ilk gün numaralarını aldığım kızlar geldi(bu arada kızların sevgilisi yok). Aradım birini işte plajdayım filan gelebilir misiniz 1 saat sonra olur anca dediler bende olur dedim. Üstümü giyindim gittim deniz kenarındaki yolda dolaştım. Orasıda baya bi uzun 20 dakika pladan diğer tarafa gitmek. Gidip geldim işte sonradan mesaj attım nerde kaldınız diye bi de ne göreyim plajdalar görüdkten sonra plajdayız sen nerdesin dedi bende geldim dedim. Birlikte denize girdik filan. Sonradan akşam Can bonomo konseri var ona gidelim mi birlikte dedim olur dediler mutlu oldum. Sonradan kızlar plajdan eve gittiler 2 saat sonra ben biraz daha kalmak istedim. Şezlongta yatarken 2 kişi geldi bir kız bir erkek turist ingilizce konuştular iste benim yan tarafımda. Bende hello filan konuştum biraz 1 saat geçti ben gidiyordum erkek olan(Andrei) wait us dedi. Baktım öyle yanlarına gittim giyindiler filan sonra birlikte plajda yürüdük. Andrei kaslı biriydi sevgilisine hava atmak için olsa gerek sahildeki box torbalarına vuralım mı dedi. Bende kabul ettim o vurdu 890 oldu. Sevgilisi güldü alkışladı öpüştüler filan. Tabi ben sıskayım ya güçsüzüm sandılar(bende öyle sanıyordum) ben vurdun 916 oldu çocuk kıpkırmızı oldu sevgilisi(adını hala bilmiyorum:( ) koluma sarıldı filan Andrei rezil oldu sevgilisine. İşte sonra biraz yürüdük ayrıldık ben eve gittim akşam 9da kızlardan biri(Betül) mesaj atmış gelmiyecek misin diye bende geliyorum dedim gittim hemen Can Bonomo konserinde koptuk. Sonra Gülşen konserinde oradan ayrıldık. Ardından o tanıştığımız kafeye gittik 12 filandı saat kahve içtik ben dedim ki aa! cüzdanımı almışım. Bu arada elimde her zaman taşıdığım çantama baktım. Cüzdanda para yoktu zaten sonradan hesabı kızın biri(Seden) ödedi. Öpüştük ayrıldık orda eve gittim yattım.

4. gün; önceki günden kalan bir yorgunluk vardı üzerimde 11 de kalktım sabah 3e kadar evdeydim. 3te sahile gittim bu sefer şezlong kiralamak yerine yan tarafta ücretsiz yerdekaldım. Orada baktım şeker mi şeker yalnız bi kız onun adıda Seden epeyce bi kestim işte kız rahatsız oldu benden. Sonra bi cesaretle yanına gelebilir miyim dedim niye dediğinden yine cesaretle hiç öyle konuşuruz dedim bi süre baktı sonra tamam gel dedi.Başladık konuşmaya epey bi konuştuk plajda 1 saat filan sonra plajdan çıktık sahil yolundaki banklardan birine oturduk 2 saat konuştuk orada dertleştik. 8.30 da ayrıldık tabi numarasını almayı unutmadım. Ardından akşam ben bişey yazmadım ama o maç izleyelim mi diye mesaj attı bende tabi olur dedim. Mesut Özil formamı ve adidas kaprimi giydim bi restaurant tarzı yerde buluştuk ve şanski ondada Mesut Özil forması vardı.Maçı izledik ama cidden çok hoş kızdı. Maç bitti saat 11 veya 12 işte Hadise konseri vardı o konsere gittik ordada eğlendik. Ha bide Hadise ilk kez Biz Burdayız adlı şarkısını söyledi orda. Ardından saat 1’de eve gittim tabi onuda evine bıraktım.

5. gün; beşinci gün 4te çıktım evden sırf sıcak diye sonra plaja gittim denize girdim çıktım güneşlendim eve gittim akşamda zaman öyle geçti.

4 Senelik Arkadaşlarımın hakkımda düşündükleri

Okuldan değer verdiğim arkadaşlarıma benim hakkımdaki düşündüklerimi sordum ve onlar dediler ki;

(sıralama yazma sırasına göre yapılmıştır.)

1 -        Efkan Yıldırım:
                                   1- Avrupa görmüş uzaylı
                                   2- Orta sahada düşen Macaristan pokemonu
                                   3- Maçta pantalonunu yırtan gazma :D

2 -        Asya Gidici
                                   1- Vurdumduymaz biri
                                   2- (+18) yaşayan biri
                                   3- Çikolata delisi

3 -        Aslı Kiraz      
                                   1- Hayatımda gördüğüm en ilginç ve değişik düşünceli kişisin
                                   2- İnsanı gerçekten düşündüren davranışların sana daha bir farklılık katıyor.
                                   3- İlginç değişik gizemli bir kişiliksin
                                    4- Bunların yanında gerçekten iyi bir yüreğin var
                                   5- (Galiba uzun oldu ama kendine yıllık yapman bana çok değişik geldi işte sen busun :D)

4 -        Cankan Köktürk      
                                   1- Okulun gelmiş geçmiş tek uzaylısı
                                   2- Bilgisayar manyağı
                                   3- Çok dengesiz biri

5 -        Emre Ekrem             
                                   1-
Zekasına hayran kaldığım adam
                                   2- Ulan ben bu adamı tanımıyorum galiba diye şüpheye düşüren adam
                                   3- Sürprizlerle dolu adam, bazen bir bakışından bazen bıyık altı gülümsemesinden her şeyi anlatan mücahit...

6 -        Serkan Özbay          
                                       Bir o kadar değişikçe ilginç arkadaşım böyle değişik mesajların senden gelmesi çok normal ama sen hiç normal değilsin hep mutlu ve huzurlu kal pokemon :D

7 -        Sefa Can Özdemir
                                   1- Tanıdığım en harbi uzaylısın
                                   2- Biraz garip aşırı saçma
                                   3- Arada sırada zeka küpü birisin

8 -        Ferhat Kuloğlu        
                                   Çok ibnesin ama gerektiğinde adam gibi adamsın

9 -        Seyfullah Akar
                                   1- Tanıdığım en dürüst insansın
                                   2- Adam gibi adamsın
                                   3- Aramızda en sosyalimizdin

10 -      Emre Gelen
                                   1- İlginç
                                   2- Zeki
                                    3- Sosyal

1 Haziran 2012 Cuma

AVG Internet Security 2012

AVG eski anti virüs yazılımlarından geriye kalmayı başlayan programlardan biri. Programın ücretli sürümü yanı sıra çok kullanılan bir ücretsiz sürümü bulunmakta. Program her zaman güncel ve çok üst düzey koruma sağlıyor. Bunu yaparken bellek kullanım oranı bir yerde kalıyor ayrıca içerisinde virüs yanında bir çok farklı uygulama gömülü durumda. Günümüzde en büyük potansiyel tehlike olan sosyal ağ virüslerine karşıda koruma sağlayan programı seçkin sitelerimizde şu şekilde görüyoruz.

Tamindir(Yeşim Halıcı)



AVG Internet Security 2012 bilgisayarınızı korumakla kalmayıp hızını artırıyor. Hem çevrim içi hem çevrim dışı ortamda güvenlik tehditlerine karşı önlem alan yazılım, sistemi yoran ve yavaşlatan uygulamaları da takip ediyor.
Tüm Koruma Sistemleri Tek Üründe
  • Ödüllü Virüs Koruması: Virüs, casus yazılım, trojan, spam gibi aklınıza gelen her tür zararlı yazılıma karşı bulut ve topluluk temelli yapısıyla güncel ve tam koruma sağlar.
  • Kimlik Koruması: İnternetteki sanal kimliğinizi dolandırıcılardan korur.
  • Akıllı Tarama: Daha önce taradığı ve güvenli olduğundan emin olduğu dosyaları tekrar tarayarak zaman kaybetmez ve sistemi gereksiz olarak yormaz. Oyun moduyla çevrim içi oyunlardaki tehditlerden sizi korur.
  • Link Tarayıcı: Geliştirilen link tarama özelliğiyle kullanıcılar güvenlik tehditi içeren siteler konusunda uyarılır.
  • Sosyal Ağ Koruması: Facebook, Twitter, MySpace hesaplarına gelen linkler otomatik olarak taranır.
  • Güvenlik Duvarı: Hacker'lara karşı güvenlik duvarı ile tam güvenlik.
  • Sistem Araçları: Kolay sistem yönetimi ile bilgisayarın tüm kontrolü elinizde. Sistem optimizasyonuyla daha hızlı çalışan bir bilgisayar elde edilir.
  • Spam Koruması: E-postaları tarayarak bu yolla girmeye çalışan tehditleri önler.
AVG Internet Security 2012 Sürüm Güncellemeleri
  • AVG Accelerator: Dosya indirmelerini ve sistem başlangıcını hızlandıran bu özelliğin Flaş ve HD video desteği sayesinden çevrim içi videoları daha hızlı izleyebileceksiniz.
  • AVG Advisor: Sistemde çalışan uygulamaları monitörleyen yazılım, kullanıcılara optimizasyon önerilerinde bulunuyor. Örneğin Firefox, Internet Explorer ve Google Chrome tarayıcıları aşırı bellek kullanarak sistem performansını etkilemeye başladığı zaman AVG yeniden başlatma önerisinde bulunuyor.
  • Daha hızlı tarama.
  • Daha az bellek kullanımı.



AVG Anti-Virus Free Edition daha az yer kaplayan ve bellek kullanımını bir önceki sürüme oranla azaltan yeni sürümüyle karşımızda. Daha hızlı tarama iddiasını daha iyi bir performansla birleştiren yazılım, arayüz tasarımında önemli bir değişiklik içermiyor. Program sahte antivirüs yazılımlarını tanıma konusunda geliştirilmiş.

Özellikle sadece internette gezen ve sosyal ağ servislerini kullanan kişilere uygun olan AVG Anti-Virus Free Edition, 10 yıllık bir tecrübenin ürünü. Güçlü ve sürekli güncellenen yapısı ile tam bir koruma sağlayan bu program dünya üzerinde milyonlarca kişi tarafından kullanılmaktadır. AVG Anti-Virus Free Edition bulut bilişim ve topluluk koruma ağından beslenen düzenli güncellemelerle yeni tehditlere karşı hep tetikte.
Virüs veritabanı güncellemeleri ile her zaman en güncel tehditlere karşı hazır durumda bulunan AVG Anti-Virus Free Edition yüksek derecede koruma sağlıyor. Yerleşik koruma kalkanı, casus yazılımlara karşı anti-spyware özelliği, e-posta tarayıcı, güvenlik eklentileri, istek üzerine veya otomatik tarama ve testler gibi seçenekler ile mümkün olan en üst düzey korumayı sizlere ücretsiz sunan bu yazılım bilgisayarınızın performansında da hiçbir yavaşlamaya sebep olmadan verimli bir şekilde çalışabiliyor.
AVG Resident Shield (Yerleşik Koruma Kalkanı) özelliği ile sisteminizde gerçek zamanlı bir koruma yapabilecek ve anlık dosya alışverişlerinde güvende olacaksınız.
AVG LinkScanner arama motorlarında yaptığınız arama sonuçlarına göre siteleri denetler ve güvenlik derecelendirmelerini arama motoru sonuçları listesinde gösterir. Bu sayede güvenli olmayan sitelerden ziyaret etmeden uzak durabilirsiniz.

E-mail Scanner aracı gelen ve giden tüm e-postalarınızı virüs taramasından geçirir.
AVG Sosyal Ağ Koruması ile sosyal ağlardaki güvenliğinizde artık koruma altında olacak.
Tamindir'den indir(Tavsiye ederim)

İndir(32-Bit)

İndir(64-Bit)


Çevrimiçi olduğunuzda güvenli bir şekilde gezinmek, arama yapmak, dosya indirmek, bankacılık işlemleri ve alışveriş yapmak istediğinizi biliyoruz. En gelişmiş koruma ürünümüz olan AVG Internet Security ile endişe duymadan çevrimiçi deneyim yaşayabilirsiniz. Internet Security'nin birden fazla koruma katmanı kimlik hırsızlığı, istenmeyen e-posta veya virüsler için tasalanmamanız gerektiği anlamına gelir. Ve üstelik zararlı siteleri yanlışlıkla ziyaret etmenizi bile önleyecektir.
  • Bu, bilgisayarınızı yavaşlatmayan, daha hızlı ve daha akıllı bir güvenlik programıdır.
  • AVG'nin yeni Identity Protection teknolojisi sayesinde, çevrimiçi bankacılık işlemlerinizi ve alışverişlerinizi kimlik hırsızlığından korkmadan güvenli bir şekilde yapın
  • LinkScanner® siz bir bağlantıya tıklamadan önce gerektiğinde web sayfalarını kontrol eder, böylece Internet'te güvenle gezinebilir ve arama yapabilirsiniz.
  • Fotoğraflarınızı ve diğer dosyalarınızı kazayla virüs bulaşma riski olmaksızın arkadaşlarınızla Anlık Mesajlaşma ve sosyal ağlar üzerinden paylaşın
  • Müzik ve uygulamaları güvenle indirin
  • Gelen kutunuzu kimlik avcılarından, dolandırıcılardan ve istenmeyen e-posta göndericilerinden koruyun, böylece e-postanızı arkadaşlarınızla ve ailenizle haberleşmek için rahatça kullanın
  • Gelişmiş virüs tarayıcımızla sürekli yüksek hızda tarama performansının keyfini yaşayın
  • Her an ve dünyanın her yerinde bunların tümü artı ücretsiz çevrimiçi uzman desteği

Full sürümünün linkini yakın bir zamanda görebileceksiniz.

25 Mayıs 2012 Cuma

Advanced System Care indir!

Advanced System Care bilgisayarınızdaki gereksiz artık dosyalarınızı internet geçmişinizi temizleyen bir program fakat bu kadarcık değil. Ayrıca bilgisayarınızı hızlandıran bir çok özellik var TurboBoost programı bilgisayarınızdan maksimum verim almanızı sağlayacaktır. Ayrıca bilgisayarınızda gereksiz görev ve servislerinizi durduracaktır. Ayrıca Antivirüslü programdaki antivirüs programı bilgisayarınızı kesinlikle yavaşlatmıyor. Gerçekten çok harika bir program. Bazı sitelerin yazarlarından aldığımız bilgileri şöyle söyleyebiliriz;







Tanıtım (Yiğit Ekim Demir)


Advanced SystemCare PRO’yu kullanarak, bilgisayarınızın bakımını çok kolay bir şekilde bir kaç tıklamayla yapmanız mümkün hale geliyor. Programın sağladığı otomatik bakım araçlarının temel işlevleri spyware koruması, gizlilikkoruması,performans ayarları ve sistem temizleme kapasitesi gibi pek çok alanda yer alıyor.
Özellikle bilgisayarınızda nereden geldiğini bilmediğiniz dosyalara sahipseniz, sebebi belirlenemeyen performansdüşüklükleri seziyorsanız ve uzun zamandır iyi bir bakım yapmadıysanız programı denemenizi öneririm.
Ayrıca bilgisayarınızı kullanarak internette gezerken bıraktığınız izleri otomatik olarak temizleyen program kişiselgizliliğinizin korunmasına da yardımcı oluyor.
Programın içerisinde 20’den fazla bakım aracı bulunuyor ve dilerseniz hepsini dilerseniz de teker teker deneyebiliyorsunuz. Bilgisayarınızın arka planında sessizce çalışan uygulama hem az sistem kaynağı tüketiyor hem de herhangi bir rahatsızlığa sebep olmuyor.
Programı satın almak isterseniz %5 indirim kuponu kodunuz: tamindir
Kurulum (Neşe Koçinbiga)


Anlatımı (Neşe Koçinbiga)

.
Tamindirden ücretsiz sürümü indirmek için tıklayınız...
Full sürümü denemek için tıklayınız...(Seri numarasını girerken internet bağlantınızı kesin) Sitemiz hiç bir yasal sorumluluk kabul etmeyecektir.




Bilgisayarınız için artık yavaşlama, donma ve çökme sorunları bitti. Windows'unuzu 1 tıklamayla tamir edin ve koruyun. Advanced SystemCare (eski adıyla Advanced WindowsCare Personal), diğer araçlar gibi sadece kayıt defteri temizliği yapmaz. Sisteminizi doğrudan inceler ve sorun çıkaran engellerin tamamını düzeltir. Novel sistem teknolojisi sayesinde Advanced SystemCare, bilgisayarınızın daha hızlı, daha istikrarlı olmasını sağlar.

Faydaları :
Sadece 1 klik



  • Tüm işi 1 klikle bitirir.
  • Sisteminizi, 1 dakikada tarar ve problemleri düzeltir.

    PC'niz için 360° koruma
  • Güncel tanımlamalarla, bilgisayarınızı casus yazılımlara ve reklam yazılımlarına karşı tarar ve saptadıklarını siler.
  • Casus yazılımların, kötü web site içeriklerinin bilgisayarınıza yüklenmesini engeller.
  • Bilgisayarınızda yaptığınız tüm aktivitelerin günlüklerini siler.

    Bilgisayarınızı %100 tamir eder ve korur
  • Geçersiz kayıt defteri girişlerini tarar ve düzeltir.
  • Hatalı otomatik başlangıç nesnelerini saptar ve devredışı bırakır.
  • Sistem konfigürasyonunu tamir eder, sistemin geç açılmasını ve sistem çökmelerini engeller.

    PC performansını 3 kata kadar çıkarır
  • Windows'un kullanmadığı gereksiz dosyaları tarar ve siler.
  • Windows'u optimize ederek, internet hızını arttırır ve Windows'un gücünü kaybetmesini önler.

    Yenilikler
    + Yeni bir kayıt defteri düzenleyicisi eklendi.
    + Kullanıcı arabirimi güçlendirildi.
    + Dil paketi güçlendirildi.
    * Windows Vista'daki GUI hataları giderildi.
    * Genel hatalar giderildi.

    Editörün Notu : Advanced SystemCare Personal, birçok Windows optimizasyon aracını barındırmasının yanı sıra ücretsiz ve kolay kullanımı ile dikkat çekiyor. Windows'un tüm sorunlarını çözüyor. Doğabilecek sorunlara karşı yaptığı her işlemden önce, sistemde çok az yer kaplayan bir yedek alıyor. Programın eksi özellikleri ise, sistem problemlerinin açıklaması tatmin edici değil ve yardım dosyasının geniş olduğunu da söyleyemeyiz. Sonuç olarak, sisteminiz çok yavaşlamışsa ve Windows'u yeniden kurmayı düşünüyorsanız, önce bu ücretsiz programı denemenizi tavsiye ediyoruz.
    İnndir.com üzerinden indirmek için tıklayınız... (Tamindir veya diğer bağlantıyı tavsiye ediyorum.)


  • 24 Mayıs 2012 Perşembe

    Papağan ve Sihirbaz


    Titanic salonlarından birinde her akşam bir sihirbaz gösteri yapıyormuş. Adam Gerçektende çok ustaymış ama bir sorun varmış. Salonun bir köşesinde bulunan papağan, tam gözbağcılık hareketini yapacakken, Kartı gömleğinin yeninin içine attı diyormuş papağan. Sihirbaz fena halde kızıyormuş ama bir şey diyemiyormuş kaptanın papağanına. Derken Titanic buzdağına çarpmış. Sihirbaz gemiden kopan bir kapıya tutunup hayatta kalmayı başarmış. Sonraa birde ne görsün! Papağanda o kapının üstünde. Üç gün üç gece öylece bakışmışlar ikiside tek bir kelime etmemiş derken papağan olmuş sonunda pes eden ve demişki; «Tamam, kabul gemiye ne yaptığını anlamadım.» :)

    Facebook


    Bir çok yazar internette sosyal ağlarla ilgili yazılar yazıyor. Nitekim bu yazarlar genelde yaşın kemale erdiği kişiler. Bende sosyal ağları bir genç gözünden değerlendirmeye çalışacağım.

    Bir çok sosyal ağ var. Fakat bunların bir çoğu ömrünü tamamlamış sosyal ağlardır. Mesela Hi5, Netlog, MySpace gibi. Facebook, Twitter ve Google+ günümüzde sosyal ağ deyince ilk akla gelen siteler. Her ne kadar Google+ diğer ikisinin gölgesinde kalmış olsada. Twitter’dan başlayalım söze; Twitter insanların duygu ve düşüncelerini 160 karakter sınırıyla paylaştığı bir sosyal ağdır. Site çok sade ve kullanışsızdır. Tabi Facebook’la kıyaslama yapacaksak. Sitede paylaşılanlar nitekim profil onayı etkin değilse tüm dünyaca görünür. 18 yaş altı koruması gibi bir şeyde mevcut değil Twitter’da. Neyse Twitter için bu kadarı fazla sonuçta Twitter bir mini blog.

    Gelelim Facebook’a. Facebook insanların bir çoğunun kullandığı ve kullanmayan küçük kesimin karşıt olduğu bir sitedir. Facebook’a rakip olabilmek için bir çok site kurulmuştur. Google+ ve Unthink bunların en önemlileridir. Tabi Vkontakte’yi de saymalıyız bu arada. Fakat henüz hiç birisi Facebook’la rekabet edecek seviyeye gelemedi. Ben Facebook’un insanları asosyalleştirdiği görüşüne kesinlikle karşıyım. Sonuçta insanlar Facebook olmadığında telefonla haberleşiyordu telefondan kastım SMS tabiki. Facebook insanlar arasında iletişim sağlamak amacıyla kurulmuştur ki zaten girişteki resimde bunu görebiliriz.

    Facebook bilinçsiz kullanıcıların istililasına uğramıştır. Bu bir gerçek. Örneğin hayatta hiç görmediği insanı kişiler, sitenin sağ tarafındaki «Arkadaş Önerileri» kısmından ekliyor. Facebook’ta bir çok sahte hesap var. Bunlarınsa bir çoğu ergen çocukların yaptığı aptallıklardan meydana gelmiştir. Bu sahte hesaplarla bilinçsiz insanlar kandırılabiliyorki buna ne yazıkki defalarca şahit oldum. Abaza bir gençliğimiz var.(Geçmişe nazaran daha iyi, sonuçta sen sağcısın ben solcuyum diye birbirini öldürmüyor gençlerimiz.) Bu gençliğe orta yaşlı bilgisayarda epeyce ilerleyen yaşlarda tanışan insanlarda eklenince bu durum Facebook için çok can sıkıcı oluyor elbette.

    Facebook’un güvenliğinden bahsedecek olursak. Facebook’ta insanlar kendi güvenliğini kendisi belirler. Mesela Email adresimi arkadaşlarım görsün diyebilir. Ya da Herkese açık yapabilir. Telefon numarasıda aynı şekilde. Facebook 18 yaş altı çocuklar için çok güçlü bir güvenlik sağlıyor. Tabi bizim ergen gençlerimiz 99 doğumluyken 90 doğumlu yaparak Facebook koruması dışına çıkıyor. Mesela Facebook’a sınıfta bir kız arkadaşınızla samimi pozlar çektikten sonra bunları Facebook’a yükleyebilirsiniz. Ardından Facebook’un mükemmel gizlilik ayarlarıyla karşılaşırsınız. Mesela bir arkadaş listeniz vardır. Bu listede sadece sınıf arkadaşlarınız vardır. O samimi pozu akrabalarınız veya sevgilileriniz görmemesini sağlayabilirsiniz.

    Facebook’un en mükemmel özelliklerinden biriyse Hiç şüphesiz Facebook Profilinizdir. Profilinizde hakkımda kısmına istediğiniz her şeyi ekleyebilirsiniz. Arkadaşlarınız için bir biyografi yazabilirsiniz. Biyografi insanların sizi daha iyi tanıması içindir. Fakat ah yine bizim bu ergen gençlerimiz bununda suyunu çıkarıyor... Mesela profilinizde tuttuğunuz takımı sevdiğiniz sporcuları filmleri kitapları ve daha bir çok şeyi ekleyebilirsiniz. Örneğin firmaların son bilgilerini Facebook’tan takip edebilirsiniz. Firmaların yaptığı yarışmalara katılabilirsiniz Facebookta ve daha firmalarla ilgili bir çok şey yapabilirsiniz.(bu paragraf saçma oldu biraz ama olsun.)

    Facebook uygulamaları ve oyunları şüphesizki Facebook kullanıcılarının bir çoğunun vazgeçilmezidir. Kendimden bu konuda örnek verecek olursam, benim Facebook’ta 120 kusur arkadaşım var(evet sadece bu kadar), bu arkadaşların 96 tanesi Okey oyunu oynamış Facebook’ta. Ayrıca Facebook’un diğer siteler için olan uygulamalarıda mevcuttur. Örneğin bir Formspring kullanıcısıysanız, Formspring’e kullanıcı adı şifre girmeden direkt olarak Facebook’la giriş yapabilir veya kayıtlı değilseniz kayıt olabilirsiniz. Sonradan Formspringde cevapladığınız soruları ve cevapları zahmetsizce Facebook’ta paylaşabilirsiniz. Veya daha bir çok siteye kolay bir şekilde Facebook’la kayıt olabilir giriş yapabilirsiniz.

    Facebook’ta sohbet artık hemen her platformda vazgeçilmez oldu. Mesela herhangi bir sohbet programı(Windows Live, Yahoo, Skype...) kurduğunuzda göreceksinizki programda Facebook sohbet özelliği var. Ayrıyetten Facebook’un kendi sohbet programıda var. Hatta Facebook Browser’da konuşuluyor.

    Aslında işin özeti şu ki bilinçli kullanırsak Facebook gerçektende çok yararlı bir site. İçerisinde bir çok özelliği barındıran bir site...

    10 Mayıs 2012 Perşembe

    Hadi Akif Dinlenelim Artık


    Sıcak bir bahar akşamıydı. Hava hafiften rüzgarlıydı. Ağacın rüzgarla sevişirken çıkardığı sesleri duyuyordu Akif. Sonrada diyordu içinden; “Ne oldu?”. 

    Akif 26 yaşındaydı. Bir çok şey geçmişti başından. Ayaklarının önüne bir iskemle çekti. Ayaklarını iskemlenin üzerine koydu. Koltuğa yaslandı. Gözlerini kapadı.

    Akif düşünüyordu. Ben daha dün haksızlıklara karşı gelen biriydim. Mantıklı olmayan ayıptı benim için şimdi ne oldu da girdim ben bu basit hayata.Neden sustum. Akif daldı. Belki o bir saat uyudu ama rüyasında tüm hayatı geçti aklından.

    İlk olarak gördüğünde sokaktaydı Akif. Ayakları çıplak ve yeni dökülen ziftin üzerinde yürüyordu bağırışların arasında Akif. O zaman yıl 1998’di ve Akif henüz 4 yaşındaydı. Bu yüzden aldırmıyordu bağırmalara Akif eğeniyordu ayaklarını öyle görünce. Sonra bir an gözü kararır Küçük Akif’in başı döner ve düşer ziftin üstüne, yüzünde o karayı görünce korkar, başlar ağlamaya. Etraftakiler ona güldükçe, o inatla ağlar. Çok korkuyordu çünkü Akif. Ardından annesi gelir Akif’in ağlarkan birde annesi döver onu, bilir yanlış yaptığını fakat ağlar canı yanmaz sadece korku ağlatır onu.

    Akif düşünür uykusunda ne kadarda rahatmış o zaman duygu yok hiç, aşk yok, sevgide yook, bağlanmakta. Sadece eğlence var o zaman ve korku ve incinme. Akif istemezdi belki büyümeyi ona o zaman sorulsa. Fakat öyle bir şeyki zaman ne durmak bilir ne de duraksamak. Sürekli akar gider. Zaman, asla durmayacak bir trendir aslında. Makinisti yok yolun rayın sonu da yok sürekli gider ve bizde içindeyiz trenin, onunla gideriz sürekli cesaret edebilirsek atlamaya zamanın içinden çıkmaya; “Ölürüz.”.

    27 Nisan 2012 Cuma

    İçimdeki ses ve ben


    Aslında mutlu olabilirim dedim içimden.
    bak «ben burdayım» diye çığlık attı içimdeki ses. «nerdesin» dedim duymadı. «heey» dedim cevap yok. defalarca çağırdım cevap vermedi. sonra mutluyum dedim içimden. ardından yine o çığlık «beni unuttun mu?» iyice tedirgin olmuştum kimdi ki bu bana bağıran. tanıdık bir sesti ama çıkaramıyordum kim olduğunu. ardından. dedim ki ne olursa olsun mutluyum ben her şeye rağmen. sonra fısıldadı ve dediki o ses «peki bunu hakedecek ne yaptın?». şimdi git dedim ona bunu haketmesemde mutlu olmalıyım ihtiyacım var buna. zarar verdiklerim umrumda değil mutlu ettiklerim var benim.

    17 Nisan 2012 Salı

    Emolar, Apaçiler, Ergenler, Krolar, İnsanlar ve diğerleri…

    Bu yazımda geçtiğimiz yıllarda gördüğümüz gençlik akımlarını ele aldım ve bunu yaparken kendimi soyut tutarak “ve diğerleri” içerisine aldım. Bazı kötü kelimeler mevcut olacak o kadarını da maruz görün.

    İlk olarak emolardan başlamak istedim. Emolar görünüş itibariyle insanlardan tamamen farklıdırlar. Aşırı derecede makyaj(erkekler dahil) ve değişlik kıyafetleri kullanırlar bu akıma uymak için. Kişilik olarak genelde yalnızmış gibi görünürler, sürekli insanların kendilerini anlamadığını düşünürler ki bu onların insanlarla ortak tek yönüdür sanırım, “düşünebilmek”. Sürekli hayatın ne kadar sıkıcı olduğundan bahsederler. Belirli zevkleri yoktur. Belirli bir müzik alışkanlıklarıda. Bu da onları diğerlerinden ayırıan önemli bir özelliktir. Ayrıca sürekli ölmek istiyorum derler. Konuşmalarıysa harfleri genellikle yumuşatarak söyleyerek olur. Yazma stilleri ise neyse bu konuya hiç girmeyelim geçelim apaçilere.

    Apaçiler emolar ve kroların sevişmesiyle ortaya çıkmıştır bence. Görünüş itibariyle emoları andıran apaçiler emolar kadar fazla makyaj yapmazlar. Konuşmaları normaldir. Yazmalarıysa emolardan biraz daha iyi ama yine Türkçe katli şeklindedir. Müzik zevkleri ise genellikle disko müziklerinden ibarettir. Bu akımı başlatan apaçi marşı onların en sık dinlediği müziktir. Apaçi erkekler bildiğiniz abazalardır. Kızlar onlar için araçtır.Apaçiler yaşam tarzı bakımından krolarla benzerlikler göstermektedir. Bu konuda modifiye arabada müzik sistemiyle son seste sokaklarda gezmeyi getirebiliriz.

    Sıra ergenlere geldiğindeyse ergenler normal hayatlarında gayet normal insanlardır. Fakat düşünce dünyalarını inildiğinde aslında onların ne denli zarar potansiyelli yaratıklar olduğunu anlayabilirsiniz. Ergenler kulaktan dolma bilgilere dayanarak dünyayı kurtarır veya yıkar. Ergenlerde geçtiğimiz zamanlarda bir illuminati çılgınlığı başlamıştı. Neyse ki bunu artık o kadar sık görmüyoruz. Ergenler genellikle ota boka “oF SıqıLDıM” diyen insan tiplemesidir. Fakat bu emolar kadar aşırı derecede intiharı düşünecek kadar abartılı değil. Kendilerini kimsenin anlamaması olayı emolar gibi bunlarda da vardır. Fakat dostları onları anlar. Dost kavramı da insanlarla ortak özellik gösterir. Ayrıca ergenler ortalama 2 haftada bir sevgili yapıp ilk haftada tanışan ikinci haftada nişanlanan ve ikinci hafta sonu ayrılıp sosyal ağlarda sürekli acıklı aşk şarkıları paylaşan canlılardır. Aşk şarkısı dediklerimde genellikle arabesk raptır. Ergenler Arsız Bela, Fundyy gibi isimlere tapan canlılardır.

    Nihayet benim en sevmediğim kişilere geldik. “Krolar”. Krolar deyince akla gelen ilk şey şu olur muhtemelen yakası açık beyaz gömlek aradan kılların çıktığı kolda sarı saat elde tesbih. Bu kadarla kalsa iyi. Krolar genellikle para bende türüncen insanlar olduğu için onları her yerde görebiliriz. Kroların hayali bir anayasası vardır. Bu anayasada delikanlı kavramı vardır ona uymayan delikanlı değildir Alim Allah.Genelde krolarda apaçiler gibi modifiye arabada sokakta son ses müzik dinlerler. Fakat müzik türü değişiyor krolarda. Daha çok Ankaralı şarkıları vardır. Tabi şöyle bişey de var son zamanlarda bunlar arasında arabesk rap denilen ses türü yayılmaya başladı. Bu aslında çok büyük bir tehlikedir. Türk müziği adına.

    Gelelim insanlara. İnsanları bir kalıba sokamayız malum çeşit çeşit insan var. Ama bunlar arsında yaygın olan tiplemelerden bahsedecek olursak.

    1-     Âşıklar
    2-     Filozoflar
    3-     Değişimciler
    4-     Siyasetçiler
    5-     Holiganlar

    Âşıklardan başlayalım. Âşıklar bir sevgilileri vardır sabah, akşam, öğlen, evde, arabada, okulda, derste, tuvalette her yerde her an sevgilileriyle mesajlaşan insanlardır. Ha tamam mesajlaşırsında bu kadarda olmaz ki dedirten insanlar var. Âşıklar nişanlanırlar, öylesine bağlıdırlar ki birbirine ayrılırlarsa ölecek gibilerdir. Tabi bunlar arasında çok iyi olanlarda vardır.

    Filozoflar kendi düşüncelerini istedikleri yerde rahatça söylediğinde insanların onun düşüncesine saygı göstereceğini sanan ve sürekli yeni fikirler üretip insanları şaşırtmaya çalışan insan tipidir.

    Değişimciler, insanların hayatlarına biraz renk gelmesi için sıradan şeyler yanında garipsenen davranışlarda bulunan insan tipidir. Bunlar toplumları yeniliklere sürükleyen insanlardır

    Siyasetçiler sinek cama çarptığında ölse bunu siyasete vuracak insanlardır. Genellikle toplum içinde belirli bir saygınlık düzeyi insanlarıdır. Düşünceleri referans kabul edilir bazı durumlarda.

    Holiganlar futbol tutkunlarıdır. Her an futbol konuşan insanlardır. Futbolu sentezleyip kendi hayatlarına sentez oluşturmuşlardır. Genellikle espritüel renkli kişilerdir. Tabi takımına laf söylenmediği sürece.

    Son olarak Cool insanlar bundan 3 4 sene öncesine kadar çok kötü algılanıyorlardı. Neyse ki “Cool” insanların yardımına “Emolar”, “Apaçiler” ve “Ergenler” yetişti. İnsanlar onları görünce “Cool” gençlerin ne kadar iyi olduklarını anlamış oldular.

    10 Nisan 2012 Salı

    Son günlerde...


    Bugünlerde değişim rüzgarları esiyor bende veya arkadaşlarım bu hallerimi böyle yorumluyorlar. Oysa ki insan rahatça içindekileri dışarıya vurmalıdır. Bugünlere kadar niye böyle yapmadım bilmiyorum. Ama bundan sonra daha özgür bir dile sahibim insanların kırılıp kırılmayacağını düşünmeyeceğim veya bana laf sokacağını. doğru düşündüğümü o an dile getireceğim belki hiç arkadaşım kalmayacak ama ben bunu göze alabilirim.

    Şöyle bir şeyde varki zaten pek arkadaşım olduğu söylenemez. Hiçten biraz fazlası sadece hiç olmazsada, pek bir farklılık olacağını düşünmüyorum. Bu yüzden yeterli öz güvene sahibim diye düşünüyorum.

    İnsanlar cümlelerimin ne anlatmak istediğinden çok nasıl kurulduğuna önem veriyorlar bu çok saçma hatta aptalca diyebilirim. Örneğin birinin söylediğini geçiştirmek için söylenen “Tabi canım öyledir” cümlesinde insan hangi akla hizmetle “canım” kelimesini yanlış algılayabilir? Neden ben bunun saçma bir algı olduğunu söyleyince kötü çocuk olurum? Bazen arkadaşlarımın duygu dünyalarına inmek veya onların nasıl düşündüklerini anlamak zor oluyor.

    İnsanın en mahçup olduğu anlardan biridir sanırım, birine iltifat ettiğinde dediğini anlamayıpta ne dediğini sorması. Çok kötü olurum o zamanlarda bir an sanki o az önceki cümleyi söyleyen ben değilmişim gibi olurum. Bide ardından kızarlar bana dediğimin kötü bir şey olduğunu düşünüp.

    Öyle işte düşünceler hep onları aktarabilmek doğru bir şekilde çok önemlidir. Galiba ben bunu beceremiyorum.

    Pek ilgili paragraflar olmadı zaten ayrı ayrı düşüncelerimi paylaşmak istedim

    Kim Bilir?


    Kim bilir?
    Belki bir gün öyle durup dururken
    Aklını ziyarete geleceğim
    Belki yüzünde bir gülümseme
    Belki de umursamazca
    Farklı şeyleri düşünmeye devam edeceksin

    Peki ya ben
    Biliyor musun?
    Sen her aklıma geldiğinde
    Üzülüyorum.
    Ağlayamam belki ama
    Gözlerim kızaverir
    Sulanır birden seni düşününce

    Bazense mutlu olduğum
    Bir zamanda geliyorsun aklıma
    O zamanda gülümsüyorum
    Aklıma gülümsemelerin geliyor
    Sonra
    Yüzümde anlamsız bir gülümseme
    Çevremdekiler «Deli mi bu?» diyor içinden
    Varsın desinler
    Onların ne dedikleri umrumda olmaz
    O anlarda

    Çünkü aslında
    O anlarda onlar yoktur
    Sadece sen varsın
    Sadece sen ve yüzümdeki anlamsız gülümseme

    Hayalimdeki Sen


    Seni sevmek çok güzel
    Eğer bunun nasıl bir duygu olduğunu
    Bilsen belki de sende kendini
    Severdin. 


    Sana aşık olmak mı?
    Haşa! Ne haddime
    Sen ki sarayda ki prenses
    Ben ki savaşta ön safta duran piyon


    Her şey çok güzeldi aslında
    Seni sevmeden önce
    Sen ki o zaman aynaydın
    Şimdi oldun bir prenses


    Gördüğüm güzelliğin sadece
    O muazzami güzellik
    Göremediğim şeyse
    Benim kırıntılarım sende


    Her şey çok güzel
    Sen varsın veyahut yoksun
    Farkettimde sevdiğim sen değilsin
    Benim sevdiğim hayalimdeki sensin.

    2 Nisan 2012 Pazartesi

    Nereye kadar zenginsin


    Uzun bir zaman sonra bir yazı daha yayınlamaya karar verdim. Şiirden sonra.


    Biliyor musunuz? Benim için iyi insan kimdir? Benim için iyi insan bana zararı olmayan insandır. Peki insan nedir ki? İnsan insan insan inanın bende bilmiyorum. "Nedir insan?" 
    Şöyle bişeyde var ilgisiz bir yere çekeceğim ama olsun yazı benim özgürüm şu anda. Böyle çok parası varmış gibi hava yapan insanlardan nefret ederim.

    Neyin var ki? iPad'in olabilir. iPhone'nun olabilir. Samsung Galaxy'n olabilir. Bunları bende isterim ama sadece bunlarla zengin olunuyor mu? Kime kadar zenginsin? Zeki Yurtbay'a kadar? Ali Ağaoğlu'na kadar? Mark Zuckerberg'e kadar? Bill Gates'e kadar Carlos Slim Helu'ya kadar? Ne kadar? Dur işte orada! Şimdi dünyada o kadar şeyin sahibi benken senin neyin olabilir ki? Benim neyim var söyleyeyim. Mesela yolda yürürken ayağına takılan taş benim veya yol kenarındaki ağaçta duran kıpkırmızı elmada benim, derede, denizde akan sularda benim. Çok zenginim koskaca bir dünyam var benim. Sense o cam fanusun içindesin. Mesela ben gece saat 2'de yola çıkıp "Ben aptalım!" diye bağırabilirim peki ya sen? Bak ben özgürüm çünkü benim sorumlu olduğum insanlar yok. Seninse seni zengin eden o insanlara karşı sorumlulukların var borçların var. Doğru mesela benimde borçlarım var. Mesela arkadaştan okulda su alabilmek için 50 kuruş istedim ve hala geri ödemedim. Öyle işte çok zenginim ben.

    Son Sigaram


    Son sigaram
    ve duman...
    duman mı?
    hayır hayır! benim semaya yükselen
    ve benim
    içinden sigaraların birer birer alındığı o boş paket
    ve yine benim içinden aşk kırıntılarını aldığın
    o kişi
    benim seni deliler gibi kendi gibi seven
    evet doğru "seni seviyorum"
    sana muhtacım eriyip su olmak için
    güneşi bekleyen kar gibi
    benim güneşimde gülüşündü
    sen gülerdin erirdi o içimdeki kaba duygular
    sen gülerdin mutlu olurdum bende gülerdim
    ama gözlerine bakarak değil
    gözlerini hayal ederek
    şimdi diyeceksin ki,
    gözlerim güzel mi ki?
    gözlerinin güzel olması değil ki
    benim dediğim
    gülüşün güzel
    acı bi gerçek var ki
    sen bana gülmüyorsun
    peki ben mutlu olmuyor muyum?
    oluyorum tabi
    seni sevebilmek bile güzel aşık olabilmek
    senin olabilmek

    22 Şubat 2012 Çarşamba

    Haber Kaynağımda sevdiğim sözler-1

    Bu yazımda Facebook'taki arkadaşlarımın paylaştığı sözleri ve yazıları yayınlacayacağım. İsimlerini verip vermeme konusunda tereddüte düştüm ama sonradan vermeme kararı aldım. Bu arada yazıları direkt olarak kopyaladım hiç bir düzenleme yok.

    1- (buna gülmüştüm :) )
    İşte Sevgilim

    2- Havam bozulmaya başladı yine. Gözlerim de dolmaya. Sanırım içimde bir yerlere sen yağdı gece gece.!!

    3- ... Yeniden bir bütün olmak vardı şimdi hiç ayrılmamışcasına neredesın sevgilim ...

    4- (Bu çok hoşuma gittide beğenemedim)

    Kimseyi değiştiremezsin hayatta..!
    Ve kimse için de değişmemelisin..!
    Kimliğini kaybettiğin an, yaşamını çöpe attın demektir.
    İstemediğin sürece, hiçbir şey için ödün vermeyeceksin.
    Çünkü gün gelir, verecek hiçbir şeyin kalmaz.
    Her şeyi sen istediğin için yapacaksın, başkası senden istediği için değil.
    Ve sen, sen olarak kaldığın sürece senin yanında olanlar da mutlu olacaktır.
    Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle.
    Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil.
    Herkesin gidebileceği bir yol vardır.
    Sen yeter ki, yanında yer almayı bil.
    Ne sen kimse için mecburi istikametsin, ne de bir başkası senin için...
    Seninle gelmek isteyenleri yanına al.
    Belki beraber daha çok şey katabilirsiniz bu hayata.
    Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini.
    Hayat rahat ve anlayışlı insanlarla
    Ve hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel...
    Ve unutma ; Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir...

    5- kim bilir? ilerde evleneceğim adam, belki şuan beraber olduğu kızla evleneceğini falan düşünüyodur..hahaha komik :} birden bunu düşünüp kahkaha attım sebepsiz..neden düşündüm ki bunu ? :s evlilik, düğün gibi şeyler ve ben!!! nursena kişisinin ansızın bu tarz şeyleri düşünmesi de ayrı bir tuhaflık tabi...neyse adamiii fururum, benden başkasıyla evlenmeyi de düşünemez ayrıca, tabi o kimse artık :} insanın kendi sayfasında saçmalama isteği çok güzel birşey evet..şşt yorum istemiyorum ! şaka şaka hahaha :}

    6- Nerde değilsem orda iyi olacakmışım gibi..

    7- (Buda çok hoştu kim bilir belki paylaşan hoş gelmiştir.)

    Bense sana olan aşkımı sevgimi benliğimi ve sende kaybolmuş bu yüreğimi ıssız bir adada kimsenin bulamayacağı bir kutunun içine kilitledim..

    8- Uyku çok rahatlatıcı, bikaç saatte olsa beynin bişey düşünmüyor ay layk sılip

    9- (Bu 9-10 yaşındaki bi çocuk ne yazık ki)

    Ve Seniii . SENi TANIMAK GÜZELDi...
    Seninle yaşanılan ilkler güzeldi,bazen acıtsa da seni özlemek güzeldi,bazen ağlatsa da kavgalarımız ...güzeldi,hep ihtiyac duydugumuzda birbirimizin yanında olamasak da beklemek güzeldi,gerçekleşmeyecegini bile bile kendi dünyamızda sıradışı hayaller kurmak güzeldi,en güzeli de uzun bir zamanı kısa kısa yaşamaktı. Ve Seninle Olmak Harbi Güzeldi ....

    10- Hani Akşam Ezanından Sonra Kopacakmış Ya Kıyamet; Belki De O Yüzden Akşam Ezanından Önce Evde Ol Der Anneler, Son Bir Kez Görebilmek İçin..

    ♥ Kıymetini Ve Deqerini Bilin Annenizin !

    11- O bir mesaj atar sen 30 defa okursun"
    - Niye mi ?
    - çünkü sen çok aşıksın.....

    12- Bir İngiliz Sorar ;

    -Kadınlarınız Neden Yabancıyla El Sıkışmıyor?

    Müslüman Cevap Verir,

    -Siz Neden Kraliçe Elizabet'le El Sıkışamıyorsunuz?

    İngiliz

    -Herkes Onunla El Sıkışamaz,o bir kraliçe.. Sadece Bazı Belirli Kişiler. .

    Müslüman da cevab verir.

    -BİZİM KADINLARIMIZDA BİZİM KRALİÇEMİZDİR, VE HELALİ OLMAYANLARLA EL SIKIŞMAZLAR..!

    13- Lütfen yerlere tükürmeyiniz! Tükürülecek onca surat varken